3 Aralık 2012 Pazartesi

ERKEN ÇOCUKLUKTA ÖZBAKIM-DOLGU BEBEK

Etkinliğimizi Seher ile yaptık.Seher 4 yaşında ve henüz bir okul öncesi eğitim kurumuna gitmemektedir.Seher ile bu çalışmamız gayet başarılıydı.Benden hiç çekinmedi ve bebeğin eteklerinin rengini hepsini söyleyebildi. J

1 Aralık 2012 Cumartesi

OYUNCAK YAPIMI DERSİ-KAVRAM GELİŞTİRİCİ MATERYALİM(TOMBALA)


SANAT ETKİNLİKLERİ-TUZ SERAMİĞİ

Grafon Kâğıdı Hamuru
Bu çalışmamıza başlamadan önce gazete kâğıdını kirlenmemesi için masamıza serdik.Daha sonra getirdiğimiz kabın içerisine 1 tabak ıslatılıp (ne kadar boya çıkmasını istiyorsanız o kadar koyabilirsiniz) ufalanmış grafon kâğıdını,1 çorba kâğıdı tuzu ve hamur kıvamına gelecek şekilde göz kararınca unu koyuyoruz. Elimizle biraz grafon kâğıtlarını birbirindan ayırıyoruz. En son olarak suyunu süzüp, yoğurmaya başlıyoruz. Ben tuz seramiğinde biraz acemi olduğum için hamur kıvamını tutturmakta biraz zorlandım ve bu kıvamı tutturana kadar da un ekledim. En son güzel bir kıvam oluşturabildim. Hamurun rengi grimsi bir renk oldu. Çünkü farklı renklerde grafon kâğıtlarını kullandım. Bu hamurdan tırtıl yapmaya karar verdim. İlk olarak hamurları top şeklinde yapıp, biraz beklettim ve daha sonra guaj boya ile boyadım. Ortaya da bu sonuç çıktı.
NOT: Bu çalışmada İmge, Şeyma ve Tuğba’nın katkıları büyüktü J

SANAT ETKİNLİKLERİ-SULU BOYA ÇALIŞMAMIZ

İlk olarak mavi renkteki gıda boyasının, 2 su bardağı kadar ( göz kararı da olabilir) deterjan dolu bir yoğurt kabına yarısını boşalttık. Üzerine de 2 su bardağı suyu ilave ediyoruz. Gıda boyası küçücük bir damla dökülse bile kuvvetli bir renk verdiğinde hepsini boşaltmamak gerekir. Ve yoğurt kabı gibi atılabilecek bir kap seçerseniz daha iyi olur çünkü cam kaplar ya da plastiklerden yapılmış olanlardan gıda boyasının çıkmama ihtimali vardır. Unutulmaması gereken bir şey daha elimize eldiven giymektir. Yoksa ellerimiz ve yüzümüz masmavi olabilir ve bu  hiçte hoş durmaz :D  Boyamız hazır olduktan sonra çalışmamızı yapabiliriz.Çalışmamız için çeşitli materyaller kullanılabilir.Ama biz sünger ve ip kullandık ve süslemek için de sim.Arkadaşlarımızın da çeşitli renk boyalarından faydalandık.Sulu boya çalışmamızda önemli olan kompozisyon oluşturmaktı .Biz de böyle bir kompozisyon oluşturduk J


26 Kasım 2012 Pazartesi

MOBİLİM :)


Etkinliğimi Aras ile yaptım.Aras 1 yaşında ve gayet akıllı bir çocuk.Fakat benden ilk başta biraz çekinse de ilerleyen vakitlerde mobilim ile ilgilenmeye başladı.





12 Mayıs 2012 Cumartesi

HİKAYE KARTLARIM

İlk olarak çocuklar U şeklinde yere oturdular. Çocuklara size bir hikâye anlatmamı ister misiniz diyerek söze başladım. Onlardan da onayı aldıktan sonra hikâyeyi anlatmaya başladım. Öncelikle hikâye kahramanlarını tanıttım. Daha sonra ses tonumu değiştirerek hikâyeye başladım. Her kart için, çocuğun yeterince görebileceği kadar bir süre ayırmaya dikkat ettim. Her kartı sırasıyla okuduktan sonra hikâyenin sonunda çocuklara soru sordum. En son olarak da  hikâyeyi anlattıktan sonra kartları çocuklara vererek incelemelerine izin verdim.





5 Mayıs 2012 Cumartesi

ÇOCUK RUH SAĞILIĞI-SAYFA 73-ETKİNLİK


    OKUL FİZİKİ KOŞULLARI İLE İLGİLİ ARAŞTIRMA


·         Okul binası kaç katlıdır?

4 katlıdır.

·         Yeterli büyüklükte bahçesi var mıdır?

Hayır, çünkü okul binası fazla büyük olduğundan bahçe için yeterli alan yoktur.

·         Bahçede spor alanları mevcut mudur?(basketbol, voleybol sahası gibi.)

Sadece bahçe vardır fakat futbol kalesi, voleybol fileleri ve basketbol potası vardır.

·         Bahçe korumalı mıdır?(duvarla çevrili midir, güvenlik var mı?)

Duvarlarla çevrilidir ve güvenlik vardır.

·         Okulun dış görünüşü estetik midir?(boyası, camları çerçeveleri vb. bakımlı?)

Yeni yapıldığı için estetiktir fakat öğrenciler tarafınsan da zarara da uğratılmıştır.

·         Okul koridorları uygun genişlikte midir?

Evet, uygun genişliktedir.


ÇOCUK RUH SAĞLIĞI-SAYFA 78-ARAŞTIRMA


OKUL –AİLE İŞ BİRLİĞİ
Eğitim  sadece  okullarda  geçen bir süreç  değildir. Ailelerin de kaliteli  bir eğitimin gerçekleşmesinde  önemli rolü vardır. Aile, eğitim açısından okulun dışındaki en etkili çevredir. Bu nedenle eğitim açısından okul-aile arasında sağlam bir ilişkinin kurulması önemli ve zorunludur.
Eğitim sistemimizde okul-aile ilişkisi denilince akla çok fazla üretken olmayan sıkıcı toplantılar, üzücü haberlerin (notların, yaramazlıkların) söylendiği etkinlikler gelmektedir. Okul ve ailenin  çok ayrı görevlere sahip ve birbirlerinin işine karışmamaları gereken kurumlar olmaları gerekir. Anne ve baba çocuk eğitimi konusunda bilgili, görev ve sorumluluğunu  bilen; davranışlarıyla çocuğa örnek olan bir yapıda olmalıdır.
Genellikle okulda disiplinin sağlanması için aileden yardım beklenir. Aile de çocuğun eğitim ve öğretiminden sadece okulu sorumlu tutar. Oysa SAĞLIKLI, KALİTELİ BİR EĞİTİMİN GERÇEKLEŞMESİ İÇİN ÖĞRETMEN- VELİ İLŞKİLERİNİN GELİŞTİRİLMESİ atılması gereken en önemli adımdır. Okul ve aile çocuğu yetiştirip, onun hayata kazandırılması  konusunda çalışan en önemli kurumlardır. Bu iki kurumun sürekli iletişim içinde olması gerekir.
Okul – aile ilişkisinin  geliştirilmesi ile her şeyden önce sunulan eğitim ve öğretim etkinliklerle zenginleşir. Okul ile öğrenci arasındaki sorunların çözümüne katkıda bulunur. Okulda  ve  okulca  yapılacak çalışmalara katılımın artması ile başarı yolundaki engeller ortadan kalkar.
Okul – aile ilişkileri  çeşitli etkinliklerle mutlaka  geliştirilmelidir. Bu yolla; veli, okul, öğrenci, öğretmen arasında canlı bir etkileşim sağlanmalıdır.  Okul – aile ilişkileri; şikayet üreten, sürekli eleştiri getiren, olumsuzlukları ön plana çıkaran  bir biçimde değil, yönetime katkıda bulunulan, olumlu düşünülen, sorunları çözmede aktif rol üstlenebilen  bir düzeyde olmalıdır. Uyumlu, karşılıklı  anlayış, sevgi ve saygıya dayalı ilişkiler okul başarısını olumlu yönde etkiler.
ÖĞRETMEN -ÇOCUK İLİŞKİLERİ
Okul öncesi eğitiminde kaliteyi belirleyen en önemli faktörlerden biri öğretmen- çocuk ilişkisinin tarzıdır. Çocukların sağlıklı gelişimleri; okulda kendileri ile ilgilenen, ihtiyaçlarını zamanında ve uygun bir şekilde karşılayan öğretmenlerine bağlıdır. Bu göstergeler öğretmenin sınıf yönetimi, iletişim ve uygulama sürecine ilişkin yeterliliklerine yöneliktir. Veliler daha okula ilk ziyaretlerinde bu ilişkiye ilişkin bazı sinyalleri alabilirler.
Bunlar:
·           Öğretmen çoğu zaman çocukların yanında. (Çocukların başında her zaman bir yetişkin var. Öğretmen olmadığında alandan bir yardımcı öğretmen.)
·         Neşeli çocukların sesleri duyuluyor.
·         Çocukları seviyor ve onlarla olmaktan mutlu görünüyor. Her çocuğa sıcaklık/yakınlık ve saygı gösteriyor. 
·         Konuşurken onlar ile aynı seviyeye iniyor.
·         Çocukların sorularını cevaplıyor.
Bazı göstergeleri ise ilk ziyaretler sırasında gözlemleyebilmek zor olsa da zaman içerisinde çocuk ile yapılan sohbetlerde, okul ziyaretlerinde, öğretmen/ müdür görüşmelerinde, gelişim raporlarında, haftalık bültenlerde vb. farklı şekillerinde bilgi edinebilirler.
Bunlar;
• Çocuklar ile teke tek de zaman geçiriyor
• Çocukların yiyecek, dinlenme, tuvalet, yalnız kalma ihtiyaçlarını dikkate alıyor.
• Net, tutarlı kurallar ve sınırlar koyuyor. Bunları çocuklar ile birlikte koyuyor.
• Çocukları sosyal beceriler edinmelerine- sıra olmak, yardımlaşmak, başkaların duygularını anlamak vb. yardımcı oluyor
• Soru sormalarını, problemlerini dile getirmelerini, fikirlerini söylemelerini, öneri getirmelerini destekliyor.
• Birbirlerine zarar vermelerini önlemeye çalışıyor. Kızgınlıklarını doğru yol ile ifade etme fırsatı tanıyor.
• Olumlu disiplin yöntemlerini kullanıyor. Ceza vermiyor.
• Çocukların etraflarındaki dünyaya olan ilgilerine dikkat ediyor.
ARKADAŞ İLİŞKİLERİ     
Arkadaşlık,  erken çocuklukta başlayıp gelişen bir ilişkidir. İlkokul yıllarında arkadaş edinemeyen bir gencin, birden arkadaş topluluğuna karışması zordur.
Arkadaşlık kurma becerisi yüzme gibi ne kadar erken başlarsa o denli kolay gelişen bir beceridir. Sağlıklı bir ailenin bile çocuğuna arkadaş grubunun vereceği doyumu vermesi mümkün değildir. Aile ancak çocuğa uygun arkadaş ortamı hazırlayarak yardımcı olabilir.
Gencin olumlu arkadaş ilişkisi kurmadan topluma açılması beklenemez. Bu bakımdan arkadaşlık ilişkileri toplumsal ilişkilere öncülük eder. Arkadaşlarca aranmak, beğenilmek ve benimsenmek benlik saygısının önemli bir koşuludur. Genç bu ilişkilerde, giderek zekâsıyla, spor ve sanat yetenekleriyle kendisini kanıtlar. Yardımlaşarak, paylaşarak, duygusal alışverişe  girerek dostluk bağları kurar. Kendi kişiliğini sınar ve geliştirir. Çünkü arkadaş grubu, gence kendi kişiliğini yansıtan bir ayna olur. Kendisini tanır ve tanıtır. İnsanlarla iletişim kurma ve işbirliğine girme yolu ile toplumsal becerilerini geliştirir. Arkadaş grubuna giren genç, artık hem birey, hem de topluluğun eşit bir üyesidir. Kısaca genç, erişkin dünyasına adım atmaktadır. Arkadaşlık kurmak ve sürdürebilmek başlı başına bir başarı, ruh sağlığının bir ölçüsüdür. Ailesine aşırı bağımlı, güvensiz bir çocuk okulda başarılı olabilir ama arkadaşlık kurmada yetersiz kalabilir. Çocuğun karşı cinsle arkadaşlık kurabilmesi için önce kendi cinsinden yaşıtlarıyla arkadaşlık kurabilmesi gerekir. Bu bakımdan arkadaşsızlıktan yakınan ya da hiç arkadaş aramayan bir gencin önemli sorunları olduğu hiç duraksamadan söylenebilir. Çünkü toplumsal yaşamda kendi kendine yetebilmek olanaklı değildir. Bu nedenle evinden çıkmayan, uğraşlarıyla zaman harcayan bir genç, evinden çıkmak zorunda kaldığında bocalar, uyumsuzluk belirtisi gösterir. Kendilerine göre kötü arkadaşları olmadığı ve dersinden başka bir şey düşünmediği için çocuğundan memnun aileler vardır. Bu hiçte sevinilecek bir durum değildir.

GELİŞİM ALANLARI-SAYFA 165-DİL VE KONUŞMA BOZUKLUKLARI

GELİŞİM ALANLARI -SAYFA 156-DİL GELİŞİMİ

28 Mart 2012 Çarşamba

KÜÇÜK BRUNO MARS :)


Ingilizce şarkı Söyleyen Japon çocuk

ÇOCUK RUH SAĞLIĞI-SAYFA 66-ÖZ DENETİM

ÇİKOLATA CANAVARI
Ece 8 yaşında 2.sınıfa giden sarı, kıvırcık saçları olan, deniz gözlü lahana bebek gibi bir kız çocuğuydu. Biraz hareketli, fıkır fıkır halk diliyle cin gibi bir kızdı. Ecenin bir çift yumurta ikizi vardı; Buse. Buse eceden biraz farklıydı. Hem fiziksel hem de ruhsal olarak. Buse biraz daha sakin bir yapıya sahipti. Sorumluluklarının sahibinde bir kız çocuğuydu. İkisi de aynı okulda, aynı sınıfta idi. Okuldan geldiklerinde evde mutlaka bir kargaşa yaşanırdı. Sürekli birbirlerini şikâyet ederlerdi. İkisi de okulda yaptıklarını annelerine ispiyonlarlardı. İkiz olduklarından olsa gerek bu huyları aynıydı.
        Ece’nin kendini kontrol edemediği bir çikolata alışkanlığı vardı. Nerede bir çikolata görse kendini kontrol edemez anında yerdi. Bununla birlikte eve alınan çikolatalarda anne ve babasınınkileri de yerdi. Anne ve babası da bu durumdan şikâyetçi olsalar da ona kıyamaz hemen verirlerdi. Günlerden bir gün annesi kendi arkadaşlarından 10 tanesini eve davet etmişti. Akşamdan bir çok hazırlık yapmış ve mutfağa koymuştu. Börekler, poğaçalar, salatalar, tatlılar… Bu tatlılardan biri de annesinin eliyle yaptığı nefis kalıp çikolatalardı. Hepsi müthiş görünüyordu. Sabah olduğunda sakin ve mutlu bir şekilde bütün herkes kahvaltısını yapmıştı. Baba işe, çocuklar da okula gidecekti. Anne bir an önce herkesin gitmesini istiyor bir an önce kalan hazırlıklarını tamamlamak istiyordu. Ece okula gitmeden önce hep bir kargaşa yaşanır ya bir ödevini unutur ya da üzerini doğru düzgün giyinemezdi. Yine o gün beslenme çantasını okulda unutmuş annesi onu azarlarken mutfağa su içme bahanesiyle kaçmıştı. Su içerken gözü sürahinin yanında duran tepsiye ilişti. Gözleri yıldız gibi parlıyordu. Sizce ne görmüş olabilirdi? Tabi ki kalıp bitter çikolataları. Bir an elini uzatıyordu ki duraksadı. Çikolatalar onlar için yapılmamıştı ki. Yememeliydi ama çokta güzel görünüyorlardı. Ne yapacaktı şimdi. Eli gidip geliyordu. Ve en sonunda kendine hakem olamayıp birine elini uzattı. Aradan 2 dakika geçmişti ki bir baktı tepsinin yarısı yok. İçeriden annesinin sesini duyuyordu. Ama o şuan sadece tepsiye odaklanmış ve ne yapacağını düşünüyordu. Elleri, ağzı hep çikolata olmuştu. Nasıl mutfaktan çıktığını bilmeden hemen çantasını kaparak annesinin yüzüne bakmadan dışarı çıktı. Annesi ona sesleniyordu ama o çoktan merdivenlerden inmişti bile. Annesi buna bir anlam verememişti ama bir şey olduğunu anlamıştı. Nerden bilebilirdi ki çikolataların yarısının yok olduğunu. Ece aşağıya indiğinde Buse çikolata lekelerini görünce birden bağırdı ve bir büyük hanım edasıyla söylenmeye ve tehdit etmeye başladı. Akşam eve döndüklerinde her şey gayet normal görünüyordu. Buse tam annesine her şeyi yetiştirecekken annesi onları sofraya buyur etti. Her şey gayet normaldi. Ece bir an çok sevindi. Demek ki annesi hiçbir şeyi fark etmemişti. Annesi onlar sofradayken bir konudan söz açtı. Bugün arkadaşlarından bir tanesi bir şey anlatmıştı. Mahallerinden bir çocuğun sadece ayda bir defa -o da çok küçük bir adet- çikolata yiyebildiğini maddi durumlarının buna yeterli olmadığını daha kendi karınlarını zor doyurduklarından söz etti. Bir çok çocuğun Ece ve Buse kadar şanslı olmadıklarını her gün çikolata ya da daha bir çok abur cubur yemediklerini söyledi. Özellikle bir tepsi çikolatayı bir günde midelerine indirmediklerini de laf arasında söyleyivermişti. Ece’nin kulakları dört açılmıştı. Hem utanmış hem de kızarmıştı. Sonunda her şeyi annesine itiraf etmişti. Annesi her şeyden haberi olduğunu fakat neden böyle bir şey yaptığını yarım tepsi çikolatayı nasıl yediğini aklına erdirememişti.  Ama Ece annesinin bu anlattıklarından sonra çok pişman olduğunu dile getirmiş ve ağlamıştı. Annesi onu teselli etmiş. Onun çikolatayı bitirmesinden değil düşüncesizce davranmasından şikayetçiydi.  Ece artık annesine söz vermiş ve mahallerinde ki çocuklara yardım etmek için elinden geleni yapacağını söylemişti.  Annesinin de beklediği cevap buydu. Artık kızına güveniyor ve gurur duyuyordu.

26 Mart 2012 Pazartesi

ZEKA PROFİLLERİM
1.   Sözel dilsel zekâ
2.   Görsel uzamsal zekâ
3.   Müziksel ritmik zekâ
4.   Mantıksal-matematiksel zekâ
5.   Kişilerarası sosyal zekâ
6.   Bedensel kinestetik zekâ
7.   Doğacı ve varoluşçu zekâ
8.   Kişisel içsel zekâ 

10 Mart 2012 Cumartesi

SÜT ÇOCUĞU BESLENMESİNİN ÖNEMİ

Bu dönemin ana besin maddesi adında anlaşılacağı gibi anne sütüdür.  Anne sütü 4 - 6 ay hiçbir ek gıda kullanmadan tek başına yeterli olabilmektedir. Süt çocukları bu dönemlerinde sağlıklı, dengeli ve yeterli beslenirlerse bu dönemi sorunsuz ve sağlıklı atlatabiliriler.
·         Sağlıklı beslenen bebeklerde egzama, alerjik hastalıklar, diş eti hastalıkları, kanser ve diyabet gibi hastalıklar daha az görülmektedir.
·         Sağlıklı beslenen çocukların büyümesi ve gelişmesi normaldir ve hızlıdır.(anne sütü bebeklerin gereksinimleri olan bütün besin öğelerini içerir. )
·         Anne sütü bebeği enfeksiyonlara karşı koruyacak bazı faktörler içerir. Dolayısıyla bu besinle yeterince beslenen çocuklar da ishal, enfeksiyon hastalıları, solunum yolu hastalıkları az görülür ve görülse bile daha az şiddetle seyreder.
·         Bütün bunlardan başka, çocuk ruh sağlığı için önemli olan anne-çocuk sevgi ve yakınlığı kadının çocuğunu emzirmesi ile başlar.

SÜT ÇOCUĞUNUN BÜYÜME VE GELİŞİMİ  
Süt çocuğunun büyüme ve geli̇şi̇mi̇
View more presentations from Betlats96.

ANNE SÜTÜNÜN ÖNEMİ 

28 Şubat 2012 Salı

ÇOCUK RUH SAĞLIĞI-SAYFA 64-ARAŞTIRMA

Okul çağında olan ailelerle görüşme araştırması için en uygun kişi olarak halamı seçtim. Çünkü kuzenim 6 yaşında ve anasınıfına gidiyor.
Çocuğunuzu okula hazırlama konusunda neler yapıyorsunuz?
·         Okula uyumunu kolaylaştırmak için anasınıfına gidiyor. Anasınıfına hem paylaşımcı hem de arkadaş ortamında iletişim kurabilsin diye gönderdik. Anasınıfının şimdiye dek çok yararını gördük. Biraz da olsa utangaçlıktan yani diğer kişilerle iletişiminde ki zorluklardan kurtuldu. El becerileri daha da gelişti. Arkadaş ortamı edindi.
·         Kendi temel ihtiyaçlarını kazanmasında ( yemek yeme, tuvalete gitme)destek olmaya çalışıyoruz.
·         Okula gitmenin güzel ve önemli olduğunu vurguluyoruz.
·         Etkinlik kitapları, hikâye kitapları, boyama kitapları alıyoruz.
·         Bazı sorumluluklarını yerine getirmesini -mesela oyuncaklarını toplama gibi-sağlıyoruz.
Okulda yazdığımız soruların cevapları için anneme,yengeme ve halama  başvurdum. Sorular:
  1.   Çocuklarınız okula istekli mi başladı?
  2.   Birlikte ödev yapar mısınız?
  3.   Çocuğunuzun okula gitmek istemediği zamanlar oldu mu?
  4.   Ödevlerini yapmaya istekli miydi?
  5.   Çocuğunuz okuldan memnun muydu?
  6.   Okuldan geldiğinde bugün nasıl geçti diye sorar mıydınız?
  7.    Çocuğunuz başarılı bir öğrenci miydi?


İlk önce kendi adıma anneme sordum;  
1.soru: Evet çok istekli başladın.
2.soru: Her zaman birlikte ödev yapardık.
3.soru: Hayır her zaman istekliydin. Gitmediğin zamanlar bile üzülürdün.
4.soru: Evet istekliydin.
5.soru: Evet memnundun ayrıca arkadaşlarını ve öğretmenlerini çok seviyordun.
6.soru: Evet hatta okuldan geldiğinde bazen çok sinirli olup bana kızardın.
7.soru: Sınıfın örnek öğrencilerinden biriydin
Daha sonra yengeme sordum.(Kuzenim şuan 15 yaşında.) 
1.soru: Evet
2.soru: Evet                                           
3.soru: Her zaman olmasa da nadiren olmuştur.
4.soru: Bazen çok zorluyordu.
5.soru: Evet                                           
6.soru: Evet
7.soru: Çok başarılı değildi.
En son olarak halama sordum.(kuzenim şuan 13 yaşında)
1.soru: Evet
2.soru: Evet ama bazen beni yanında istemezdi.
3.soru: Hayır  
4.soru: Evet
5.soru: Evet
6.soru: Evet
7.soru: Şuan çok olmasa da ilkokulda çok başarılıydı.

24 Şubat 2012 Cuma

MASTİT HASTALIĞI

Tıkanmış süt kanallarının ya da mikroorganizmaların neden olduğu bir hastalıktır. Belki de anneler için en rahatsız edici durumdur meme iltihabı. Ateş, halsizlik, yorgunluk, memede ağrı ve kızarıklık gibi belirtileri vardır.
Mastit bebeğini emziren-emzirmeyen her 20 anneden birinde görülür. Enfeksiyon, genellikle meme başında bulunan çatlaklardan süt kanallarına doğru yayılır. Emzirmeyen annelerde göğüslerin şişmesi de mastite yol açabilir. Diğer nedenler arasında, emzirme yoluyla göğüslerin yeterince boşaltılamaması hastalıklara karşı azalan direnç sayılabilir. Nitekim yeni doğum yapmış annelerin çoğu aşırı bir yorgunluk ve stres altındadırlar ve yeterince beslenememektedirler.
Meme başlarının hassaslığı nedeniyle ilk doğum yapan annelerde mastit biraz daha sık görülür, ne var ki bu ikinci, üçüncü doğumlardan sonra görülmeyeceği anlamına gelmez.
Mastitin en sık görüldüğü dönem, doğumdan sonra 10-28. günler arasıdır.Nasıl anlaşılır?
Genellikle soğuk algınlığı geçiriyor gibi hissedersiniz. Belirtiler arasında, bir yada iki göğüste kızarıklık, sertlik, sıcaklık, ağrı, ve enfeksiyon olan süt kanallarında şişlik sayılabilir. Ateş ve halsizlik, durumun daha ciddi olduğunu düşündürür.Mastit, birden fazla sayıda olabilen bir durumdur, ama aynı anda iki göğüste birden gelişmez.
Ne yapılmalıdır?
Hemen doktorunuzla görüşün. Muhtemelen antibiyotik tedavisine başlanacaktır. Bu durumda emziriyorsanız, kullandığınız ilaçların bebeğe zarar vermeyeceğini özellikle açıklığa kavuşturun. Antibiyotik etkisi başlar başlamaz, belirgin bir rahatlama hissedeceksiniz.
Bebeğime süt   verebilir miyim?
Evet. Mastit sırasında emzirmek, çok acı verir. Ancak, gerek biran önce iyileşmek, gerekse süt kanallarınızın boşalarak yeni tıkanıklıklar olmaması ve sütünüzün kesilmemesi için emzirmeniz gerekir. Emzirmeden bir kaç dakika önce sıcak kompres, acı duymanızı bir ölçüde azaltır.
Eğer bebeğiniz emerek iltihaplı göğsünüzü tam boşaltamıyorsa, yada aşırı acı hissi nedeniyle emziremiyorsanız, göğsünüzü bir süt pompasıyla boşaltmanız gerekir. Sağdığınız sütü biberonla bebeğinize verebilirsiniz. Şunu hiç unutmayın, göğsünüzü boşaltmak için en iyi pompa, bizzat bebeğinizdir!
Emme sonucu bebeğim hastalanabilir mi?
Hayır! Zaten sizi hasta eden mikroplar, muhtemelen bebeğinizin ağzı yoluyla bulaşmıştır ve kendi mikroplarının ona geri verilmesinin bir zararı yoktur.
Mastit kendiliğinden geçebilir mi?
Mastit kendi haline bırakılırsa ilerler ve daha ciddi sonuçlar -komplikasyonlar- oluşur. En sık görüleni meme apsesidir, yoğun antibiyotik tedavisi, belki de cerrahi yolla apsenin boşaltılması gerekir. Bu durumda bebeğiniz sizi ememez.
Çoğu zaman olduğu gibi, mastit de erken teşhis edilirse, kolayca tedavisi olan bir durumdur.

ÇOCUK BESLENMESİ-SAYFA 70-ETKİNLİK 1

Sunu1
View more presentations from Betlats96.
Örnek Bir Menü 
Sabah Kahvaltısı
1 su bardağı süt                                                
1 haşlanmış yumurta
1 dilim peynir
2 dilim ekmek
5 adet zeytin
2 tatlı kaşığı bal (pekmez veya reçel de olabilir)
1 adet salatalık
1 adet domates
Ara Öğün
1 porsiyon meyve (bir avuç kuru üzüm olabilir)
3–4 adet ceviz veya 10–15 adet fındık
1 su bardağı ayran
Öğle Yemeği
1 porsiyon kurubaklagil yemeği
1 porsiyon pilav veya makarna
3–4 kaşık yoğurt
1 porsiyon salata
2 ince dilim ekmek
Ara Öğün
1 bardak taze sıkılmış meyve suyu
1 dilim ekmek
1 dilim peynir
Akşam Yemeği
1 kâse çorba
1 porsiyon et, tavuk veya balık (4 köfte kadar)
1 porsiyon zeytinyağlı sebze yemeği
3–4 kaşık yoğurt
2 ince dilim ekmek
1 porsiyon salata
Gece Öğünü
1 porsiyon meyve
1 su bardağı süt (veya 1 porsiyon sütlü tatlı)
2 adet galeta
Dyt. Rabia Gül KEPEKÇİ