12 Mayıs 2012 Cumartesi

HİKAYE KARTLARIM

İlk olarak çocuklar U şeklinde yere oturdular. Çocuklara size bir hikâye anlatmamı ister misiniz diyerek söze başladım. Onlardan da onayı aldıktan sonra hikâyeyi anlatmaya başladım. Öncelikle hikâye kahramanlarını tanıttım. Daha sonra ses tonumu değiştirerek hikâyeye başladım. Her kart için, çocuğun yeterince görebileceği kadar bir süre ayırmaya dikkat ettim. Her kartı sırasıyla okuduktan sonra hikâyenin sonunda çocuklara soru sordum. En son olarak da  hikâyeyi anlattıktan sonra kartları çocuklara vererek incelemelerine izin verdim.





5 Mayıs 2012 Cumartesi

ÇOCUK RUH SAĞILIĞI-SAYFA 73-ETKİNLİK


    OKUL FİZİKİ KOŞULLARI İLE İLGİLİ ARAŞTIRMA


·         Okul binası kaç katlıdır?

4 katlıdır.

·         Yeterli büyüklükte bahçesi var mıdır?

Hayır, çünkü okul binası fazla büyük olduğundan bahçe için yeterli alan yoktur.

·         Bahçede spor alanları mevcut mudur?(basketbol, voleybol sahası gibi.)

Sadece bahçe vardır fakat futbol kalesi, voleybol fileleri ve basketbol potası vardır.

·         Bahçe korumalı mıdır?(duvarla çevrili midir, güvenlik var mı?)

Duvarlarla çevrilidir ve güvenlik vardır.

·         Okulun dış görünüşü estetik midir?(boyası, camları çerçeveleri vb. bakımlı?)

Yeni yapıldığı için estetiktir fakat öğrenciler tarafınsan da zarara da uğratılmıştır.

·         Okul koridorları uygun genişlikte midir?

Evet, uygun genişliktedir.


ÇOCUK RUH SAĞLIĞI-SAYFA 78-ARAŞTIRMA


OKUL –AİLE İŞ BİRLİĞİ
Eğitim  sadece  okullarda  geçen bir süreç  değildir. Ailelerin de kaliteli  bir eğitimin gerçekleşmesinde  önemli rolü vardır. Aile, eğitim açısından okulun dışındaki en etkili çevredir. Bu nedenle eğitim açısından okul-aile arasında sağlam bir ilişkinin kurulması önemli ve zorunludur.
Eğitim sistemimizde okul-aile ilişkisi denilince akla çok fazla üretken olmayan sıkıcı toplantılar, üzücü haberlerin (notların, yaramazlıkların) söylendiği etkinlikler gelmektedir. Okul ve ailenin  çok ayrı görevlere sahip ve birbirlerinin işine karışmamaları gereken kurumlar olmaları gerekir. Anne ve baba çocuk eğitimi konusunda bilgili, görev ve sorumluluğunu  bilen; davranışlarıyla çocuğa örnek olan bir yapıda olmalıdır.
Genellikle okulda disiplinin sağlanması için aileden yardım beklenir. Aile de çocuğun eğitim ve öğretiminden sadece okulu sorumlu tutar. Oysa SAĞLIKLI, KALİTELİ BİR EĞİTİMİN GERÇEKLEŞMESİ İÇİN ÖĞRETMEN- VELİ İLŞKİLERİNİN GELİŞTİRİLMESİ atılması gereken en önemli adımdır. Okul ve aile çocuğu yetiştirip, onun hayata kazandırılması  konusunda çalışan en önemli kurumlardır. Bu iki kurumun sürekli iletişim içinde olması gerekir.
Okul – aile ilişkisinin  geliştirilmesi ile her şeyden önce sunulan eğitim ve öğretim etkinliklerle zenginleşir. Okul ile öğrenci arasındaki sorunların çözümüne katkıda bulunur. Okulda  ve  okulca  yapılacak çalışmalara katılımın artması ile başarı yolundaki engeller ortadan kalkar.
Okul – aile ilişkileri  çeşitli etkinliklerle mutlaka  geliştirilmelidir. Bu yolla; veli, okul, öğrenci, öğretmen arasında canlı bir etkileşim sağlanmalıdır.  Okul – aile ilişkileri; şikayet üreten, sürekli eleştiri getiren, olumsuzlukları ön plana çıkaran  bir biçimde değil, yönetime katkıda bulunulan, olumlu düşünülen, sorunları çözmede aktif rol üstlenebilen  bir düzeyde olmalıdır. Uyumlu, karşılıklı  anlayış, sevgi ve saygıya dayalı ilişkiler okul başarısını olumlu yönde etkiler.
ÖĞRETMEN -ÇOCUK İLİŞKİLERİ
Okul öncesi eğitiminde kaliteyi belirleyen en önemli faktörlerden biri öğretmen- çocuk ilişkisinin tarzıdır. Çocukların sağlıklı gelişimleri; okulda kendileri ile ilgilenen, ihtiyaçlarını zamanında ve uygun bir şekilde karşılayan öğretmenlerine bağlıdır. Bu göstergeler öğretmenin sınıf yönetimi, iletişim ve uygulama sürecine ilişkin yeterliliklerine yöneliktir. Veliler daha okula ilk ziyaretlerinde bu ilişkiye ilişkin bazı sinyalleri alabilirler.
Bunlar:
·           Öğretmen çoğu zaman çocukların yanında. (Çocukların başında her zaman bir yetişkin var. Öğretmen olmadığında alandan bir yardımcı öğretmen.)
·         Neşeli çocukların sesleri duyuluyor.
·         Çocukları seviyor ve onlarla olmaktan mutlu görünüyor. Her çocuğa sıcaklık/yakınlık ve saygı gösteriyor. 
·         Konuşurken onlar ile aynı seviyeye iniyor.
·         Çocukların sorularını cevaplıyor.
Bazı göstergeleri ise ilk ziyaretler sırasında gözlemleyebilmek zor olsa da zaman içerisinde çocuk ile yapılan sohbetlerde, okul ziyaretlerinde, öğretmen/ müdür görüşmelerinde, gelişim raporlarında, haftalık bültenlerde vb. farklı şekillerinde bilgi edinebilirler.
Bunlar;
• Çocuklar ile teke tek de zaman geçiriyor
• Çocukların yiyecek, dinlenme, tuvalet, yalnız kalma ihtiyaçlarını dikkate alıyor.
• Net, tutarlı kurallar ve sınırlar koyuyor. Bunları çocuklar ile birlikte koyuyor.
• Çocukları sosyal beceriler edinmelerine- sıra olmak, yardımlaşmak, başkaların duygularını anlamak vb. yardımcı oluyor
• Soru sormalarını, problemlerini dile getirmelerini, fikirlerini söylemelerini, öneri getirmelerini destekliyor.
• Birbirlerine zarar vermelerini önlemeye çalışıyor. Kızgınlıklarını doğru yol ile ifade etme fırsatı tanıyor.
• Olumlu disiplin yöntemlerini kullanıyor. Ceza vermiyor.
• Çocukların etraflarındaki dünyaya olan ilgilerine dikkat ediyor.
ARKADAŞ İLİŞKİLERİ     
Arkadaşlık,  erken çocuklukta başlayıp gelişen bir ilişkidir. İlkokul yıllarında arkadaş edinemeyen bir gencin, birden arkadaş topluluğuna karışması zordur.
Arkadaşlık kurma becerisi yüzme gibi ne kadar erken başlarsa o denli kolay gelişen bir beceridir. Sağlıklı bir ailenin bile çocuğuna arkadaş grubunun vereceği doyumu vermesi mümkün değildir. Aile ancak çocuğa uygun arkadaş ortamı hazırlayarak yardımcı olabilir.
Gencin olumlu arkadaş ilişkisi kurmadan topluma açılması beklenemez. Bu bakımdan arkadaşlık ilişkileri toplumsal ilişkilere öncülük eder. Arkadaşlarca aranmak, beğenilmek ve benimsenmek benlik saygısının önemli bir koşuludur. Genç bu ilişkilerde, giderek zekâsıyla, spor ve sanat yetenekleriyle kendisini kanıtlar. Yardımlaşarak, paylaşarak, duygusal alışverişe  girerek dostluk bağları kurar. Kendi kişiliğini sınar ve geliştirir. Çünkü arkadaş grubu, gence kendi kişiliğini yansıtan bir ayna olur. Kendisini tanır ve tanıtır. İnsanlarla iletişim kurma ve işbirliğine girme yolu ile toplumsal becerilerini geliştirir. Arkadaş grubuna giren genç, artık hem birey, hem de topluluğun eşit bir üyesidir. Kısaca genç, erişkin dünyasına adım atmaktadır. Arkadaşlık kurmak ve sürdürebilmek başlı başına bir başarı, ruh sağlığının bir ölçüsüdür. Ailesine aşırı bağımlı, güvensiz bir çocuk okulda başarılı olabilir ama arkadaşlık kurmada yetersiz kalabilir. Çocuğun karşı cinsle arkadaşlık kurabilmesi için önce kendi cinsinden yaşıtlarıyla arkadaşlık kurabilmesi gerekir. Bu bakımdan arkadaşsızlıktan yakınan ya da hiç arkadaş aramayan bir gencin önemli sorunları olduğu hiç duraksamadan söylenebilir. Çünkü toplumsal yaşamda kendi kendine yetebilmek olanaklı değildir. Bu nedenle evinden çıkmayan, uğraşlarıyla zaman harcayan bir genç, evinden çıkmak zorunda kaldığında bocalar, uyumsuzluk belirtisi gösterir. Kendilerine göre kötü arkadaşları olmadığı ve dersinden başka bir şey düşünmediği için çocuğundan memnun aileler vardır. Bu hiçte sevinilecek bir durum değildir.

GELİŞİM ALANLARI-SAYFA 165-DİL VE KONUŞMA BOZUKLUKLARI

GELİŞİM ALANLARI -SAYFA 156-DİL GELİŞİMİ