28 Mart 2012 Çarşamba

KÜÇÜK BRUNO MARS :)


Ingilizce şarkı Söyleyen Japon çocuk

ÇOCUK RUH SAĞLIĞI-SAYFA 66-ÖZ DENETİM

ÇİKOLATA CANAVARI
Ece 8 yaşında 2.sınıfa giden sarı, kıvırcık saçları olan, deniz gözlü lahana bebek gibi bir kız çocuğuydu. Biraz hareketli, fıkır fıkır halk diliyle cin gibi bir kızdı. Ecenin bir çift yumurta ikizi vardı; Buse. Buse eceden biraz farklıydı. Hem fiziksel hem de ruhsal olarak. Buse biraz daha sakin bir yapıya sahipti. Sorumluluklarının sahibinde bir kız çocuğuydu. İkisi de aynı okulda, aynı sınıfta idi. Okuldan geldiklerinde evde mutlaka bir kargaşa yaşanırdı. Sürekli birbirlerini şikâyet ederlerdi. İkisi de okulda yaptıklarını annelerine ispiyonlarlardı. İkiz olduklarından olsa gerek bu huyları aynıydı.
        Ece’nin kendini kontrol edemediği bir çikolata alışkanlığı vardı. Nerede bir çikolata görse kendini kontrol edemez anında yerdi. Bununla birlikte eve alınan çikolatalarda anne ve babasınınkileri de yerdi. Anne ve babası da bu durumdan şikâyetçi olsalar da ona kıyamaz hemen verirlerdi. Günlerden bir gün annesi kendi arkadaşlarından 10 tanesini eve davet etmişti. Akşamdan bir çok hazırlık yapmış ve mutfağa koymuştu. Börekler, poğaçalar, salatalar, tatlılar… Bu tatlılardan biri de annesinin eliyle yaptığı nefis kalıp çikolatalardı. Hepsi müthiş görünüyordu. Sabah olduğunda sakin ve mutlu bir şekilde bütün herkes kahvaltısını yapmıştı. Baba işe, çocuklar da okula gidecekti. Anne bir an önce herkesin gitmesini istiyor bir an önce kalan hazırlıklarını tamamlamak istiyordu. Ece okula gitmeden önce hep bir kargaşa yaşanır ya bir ödevini unutur ya da üzerini doğru düzgün giyinemezdi. Yine o gün beslenme çantasını okulda unutmuş annesi onu azarlarken mutfağa su içme bahanesiyle kaçmıştı. Su içerken gözü sürahinin yanında duran tepsiye ilişti. Gözleri yıldız gibi parlıyordu. Sizce ne görmüş olabilirdi? Tabi ki kalıp bitter çikolataları. Bir an elini uzatıyordu ki duraksadı. Çikolatalar onlar için yapılmamıştı ki. Yememeliydi ama çokta güzel görünüyorlardı. Ne yapacaktı şimdi. Eli gidip geliyordu. Ve en sonunda kendine hakem olamayıp birine elini uzattı. Aradan 2 dakika geçmişti ki bir baktı tepsinin yarısı yok. İçeriden annesinin sesini duyuyordu. Ama o şuan sadece tepsiye odaklanmış ve ne yapacağını düşünüyordu. Elleri, ağzı hep çikolata olmuştu. Nasıl mutfaktan çıktığını bilmeden hemen çantasını kaparak annesinin yüzüne bakmadan dışarı çıktı. Annesi ona sesleniyordu ama o çoktan merdivenlerden inmişti bile. Annesi buna bir anlam verememişti ama bir şey olduğunu anlamıştı. Nerden bilebilirdi ki çikolataların yarısının yok olduğunu. Ece aşağıya indiğinde Buse çikolata lekelerini görünce birden bağırdı ve bir büyük hanım edasıyla söylenmeye ve tehdit etmeye başladı. Akşam eve döndüklerinde her şey gayet normal görünüyordu. Buse tam annesine her şeyi yetiştirecekken annesi onları sofraya buyur etti. Her şey gayet normaldi. Ece bir an çok sevindi. Demek ki annesi hiçbir şeyi fark etmemişti. Annesi onlar sofradayken bir konudan söz açtı. Bugün arkadaşlarından bir tanesi bir şey anlatmıştı. Mahallerinden bir çocuğun sadece ayda bir defa -o da çok küçük bir adet- çikolata yiyebildiğini maddi durumlarının buna yeterli olmadığını daha kendi karınlarını zor doyurduklarından söz etti. Bir çok çocuğun Ece ve Buse kadar şanslı olmadıklarını her gün çikolata ya da daha bir çok abur cubur yemediklerini söyledi. Özellikle bir tepsi çikolatayı bir günde midelerine indirmediklerini de laf arasında söyleyivermişti. Ece’nin kulakları dört açılmıştı. Hem utanmış hem de kızarmıştı. Sonunda her şeyi annesine itiraf etmişti. Annesi her şeyden haberi olduğunu fakat neden böyle bir şey yaptığını yarım tepsi çikolatayı nasıl yediğini aklına erdirememişti.  Ama Ece annesinin bu anlattıklarından sonra çok pişman olduğunu dile getirmiş ve ağlamıştı. Annesi onu teselli etmiş. Onun çikolatayı bitirmesinden değil düşüncesizce davranmasından şikayetçiydi.  Ece artık annesine söz vermiş ve mahallerinde ki çocuklara yardım etmek için elinden geleni yapacağını söylemişti.  Annesinin de beklediği cevap buydu. Artık kızına güveniyor ve gurur duyuyordu.

26 Mart 2012 Pazartesi

ZEKA PROFİLLERİM
1.   Sözel dilsel zekâ
2.   Görsel uzamsal zekâ
3.   Müziksel ritmik zekâ
4.   Mantıksal-matematiksel zekâ
5.   Kişilerarası sosyal zekâ
6.   Bedensel kinestetik zekâ
7.   Doğacı ve varoluşçu zekâ
8.   Kişisel içsel zekâ 

10 Mart 2012 Cumartesi

SÜT ÇOCUĞU BESLENMESİNİN ÖNEMİ

Bu dönemin ana besin maddesi adında anlaşılacağı gibi anne sütüdür.  Anne sütü 4 - 6 ay hiçbir ek gıda kullanmadan tek başına yeterli olabilmektedir. Süt çocukları bu dönemlerinde sağlıklı, dengeli ve yeterli beslenirlerse bu dönemi sorunsuz ve sağlıklı atlatabiliriler.
·         Sağlıklı beslenen bebeklerde egzama, alerjik hastalıklar, diş eti hastalıkları, kanser ve diyabet gibi hastalıklar daha az görülmektedir.
·         Sağlıklı beslenen çocukların büyümesi ve gelişmesi normaldir ve hızlıdır.(anne sütü bebeklerin gereksinimleri olan bütün besin öğelerini içerir. )
·         Anne sütü bebeği enfeksiyonlara karşı koruyacak bazı faktörler içerir. Dolayısıyla bu besinle yeterince beslenen çocuklar da ishal, enfeksiyon hastalıları, solunum yolu hastalıkları az görülür ve görülse bile daha az şiddetle seyreder.
·         Bütün bunlardan başka, çocuk ruh sağlığı için önemli olan anne-çocuk sevgi ve yakınlığı kadının çocuğunu emzirmesi ile başlar.

SÜT ÇOCUĞUNUN BÜYÜME VE GELİŞİMİ  
Süt çocuğunun büyüme ve geli̇şi̇mi̇
View more presentations from Betlats96.

ANNE SÜTÜNÜN ÖNEMİ